8 Şubat 2011 Salı

Belgrad(Beograd)-Sırbistan(Srbija)

Üsküp(Skopje)’de geçirmiş olduğum yaklaşık 3 günün ardından Beograd’a sabah 07:45 otobüsü ile gidebilmek için otogara doğru yola koyuldum. Eşyalarımın ağır oluşu ve ilk denememde yanlış bir sokağa girmemden dolayı taksi ile gitmeye karar verdim. Üsküp’e gelişte binmiş olduğum taksinin aksine bu seferki taksici taksimetreyi açtı ve 50 Dinara(1.5 TL) hostelden otogara gittim. Taksici ile ilk selamlaşmada İngilizce selamlaşmamıza rağmen daha sonra bana dönüp sen Türk müsün demesiyle konuşmamızın geri kalanı Türkçe devam etti. Otogara geldiğimde daha önce saatinde karar kılmış olduğum 07:45 Nis Express firmasının otobüsü ile 1100 Makedon Dinarı (18 Euro)’ya Beograd’a otobüs biletimi aldım ve otobüsümün kalkış saatini beklemeye koyuldum. Yaklaşık olarak 7 saat 40 dakika sonra Beograd otogarına varmıştık. Makedonya’dan Sırbistan’a geçiş yaparken sınır kontrolünde daha önce Bosna ve Karadağ’da yaşadığım gibi “Turski Dođite sa mnom” benimle gel Türk ifadesi ile eşyalarımı da alarak bir odaya alındım. Bu sefer işim epey uzun gibi duruyordu ta ki çantamı karıştırırken görmüş olduğu Mitrovica Unv sertifikası ve ardından Sırp tercümanım Djordje’nin cv sini görmesi ile(Djordje aynı zamanda Başbakanlık’a bağlı bir personeldi)bir iki soru daha sorup eşyalarımı kurcalamayı bırakıp otobüse binmeme izin verdi.
Otogara varmamla beraber daha önce www.hostelworld.com adresinden bakıp kalmak için karar verdiğim Happy Hostel’i aramaya doğru yola koyuldum. Saatlerdir yollarda olduğumdan henüz hostelimi bulamamış olmama rağmen yemek yiyebileceğim ilk restorana kendimi attım ve tavuk döner siparişi verdim. O çantalarla her ne kadar dükkanın büyük bir hacmini işgal etmiş olsam da karnımı doyurmanın vermiş olduğu mutlulukla hosteli arama-tarama çalışmalarına kaldığım yerden devam ettim. Yolda ilerlerken Nato’nun 1999’da yapmış olduğu operasyon sonrasında bombalanmış olan bir binanın aradan geçen 12 yıllık bir süreye rağmen olduğu gibi bırakıldığını gördüm. Binanın bulunduğu caddenin 100 metre ilerisinde dışişleri bakanlığının da dahil olduğu bazı bakanlıkların bulunuyor olması gelen yabancı diplomatik konuklara devamlı bir mesaj niteliği taşıyor gibi duruyor. Her neyse hostelin tarif edildiği gibi Nemanija caddesindeki 5. Kavşağa gelip sağa döndüğümde hostelimin bulunduğu binayı gördüm. Hostelde sekiz kişilik odada tek başıma 10 Euro gibi bir ücrete kaldım. Temizlik açısından açık ara farkla belki de en kaliteli 5 yıldızlı otel odasından bile daha temizdi diyebilirim. Sarajevo’ya artık ne zaman gidersem Hostel City Center’dan başka bir yerde kalmayı düşünmüyorsam Beograd için de Happy Hostel hakkında aynı şeyleri söyleyebilirim. Eşyalarımı yerleştirip Beograd gezime başlangıç için hostelin lobisinden bir harita alıp inceledikten sonra kafamda bir rota oluşturup yola koyuldum.
Bulunduğum yerden Kalemegdan’a kadar ilerleyip Belgrad Kalesi ve ormanının bulunduğu noktaya gidip dönüşte de şehrin trafiğe kapalı noktası olan Knez Mihailova’dan geri dönmeyi planlamıştım. İzleyeceğim rotanın ve Belgrad’ın şehir planının oldukça başarılı olmuş olmasından dolayı aradığım yerleri bulabilme konusunda bir zorluk yaşadığım söylenemez.












Tarihi boyunca 26 defa savaş geçirmiş olmasına rağmen(daha 10 yıl öncesinde Nato müdahalesi ile şehrin birçok noktası bombalanmıştı)dimdik ayaktayım mesajı veren Beograd beni birçok alanda şaşırtmıştı. Orta yaşlardaki İnsanlarla muhabbetimde Türkiye’den geldiğimi söyleyince bana Selamun Aleyküm demeleri beni ayrıca şaşırtmıştı (Kıbrıs’ta zaman zaman Selamun Aleyküm sözcüğünü kullanıp çoğu zaman size de selam yanıtını aldığımdan Sırp’lardan bu tür sözcükleri duymak hoşuma gitmişti. Ayrıca üniversite programına katılan diğer Sırp arkadaşlarla geçen muhabbetlerimizde “inşallah ve maşallah” sözcüklerinin de Sırpça’da sıklıkla kullanıldığına şahit oldum) Kalemegdan’ın Belgrad Ormanı giriş noktasında kurulan tezgahlarda Sırbistan hatırası birçok hediyelik eşya satan kişilere rastlayıp aileme ve arkadaşlarıma hediyelik birkaç şey aldıktan sonra birkaç Tuna nehri manzarası çekebilmek için Kale’nin en üst noktasına çıktım. Gün batımının olduğu saatlerde ve havanın kısmen biraz kirli olduğu bir saatte orada bulunmamdan ötürü pek istediğim fotoğrafları yakalayamamış olsam da yine de birkaç güzel kare yakalayabildim.















Günlerden Pazartesi ve turistik bir dönem olmamasına rağmen Beograd dışarıda geçirdiğim gece 11’e kadar ki süre diliminde oldukça hareketli bir şehirdi. Alışveriş esnasında bir teyze ile pazarlık yaptığım bir esnada arka tarafımda işittiğim “Oğlum burada Partizan forması var buradan alalım mı lan” ibaresi ile yüzümü çevirmeden alın alın hem bu teyzenin fiyatları da diğerlerine göre daha iyi dememle daha önceki gezilerimde de olduğu gibi beklemediğim bir anda yine bir Türk’le karşılaşma durumu ile karşı karşıya kaldım(aslında 2 erkek 1 kız 3 kişiydiler ve erkeklerden biri yanlış hatırlamıyorsam lise okumak için Sırbistan’a gelmişti bu grup ile Knez Mihailova’nın girişinde bir fotoğraf karesi alırken çarpışıp 2.defa ve ertesi gün havaalanında Türkiye’ye dönerken aynı uçakta 3.defa karşılaşmıştık.) Gençlere dönüp sizden bir türlü kurtulamadım desem de şaka bir yana havalimanındaki sohbetimiz sırasında benden 4-5 yaş kadar küçük olmalarına rağmen yurtdışında birçok projede yer aldıklarını öğrenince oldukça şaşırmıştım. Üsküp’te 1 gün daha az kalmış olsam Novi Sad için de gezi planlamış olmama rağmen yorgun düşen vücudumu nadasa bırakmak için  bundan bu defalık vazgeçmiştim. Normalde işin içine gezme faktörü gelince limitlerimi oldukça zorlamama rağmen hastalığın vermiş olduğu halsizlikle bu defalık bunu istediğim gibi gerçekleştirememiştim. Sizleri Beograd fotoğraflarıyla baş başa bırakıp ilerleyen dönemlerde (belki Nisan ayı gibi Suriye-Lübnan) yeni yazı ve fotoğraflarla görüşünceye dek hoşçakalın diyorum.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder