1 Şubat 2011 Salı
Kosova II.Hafta
Her ne kadar Hristiyan inancına göre haftanın başı Pazar olmuş olsa da Kosova’daki ikinci haftamızın başlangıç günü Pazar olduğundan dolayı, ikinci hafta dersleri için teknik fakülte yerine derslerin tıp fakültesine kaydırılması ve ayrıca bu hafta içerisinde sık sık Mitrovica’nın güneyine gitme fırsatı yakalamamızdan ötürü bu kısım için ayrı bir başlık oluşturmak istedim. II. Haftamızın ilk günü akşam yemeğimizi yemek üzere pek sayın Neşe hanımefendi ile Mitrovica’nın güneyine doğru yaklaşık -5-10 derecelik bir hava sıcaklığında yürüyerek yola koyulduk. N.Ş.A abartılacak bir mesafe olduğunu söylemek zor olsa da hava sıcaklığının oldukça düşük olmasından ötürü birkaç kat giyinmemize rağmen üşüyerek Ibar’ın karşısına geçtik. Öncelikli amacımızı midelerimizin bize günlerdir çeşitli gurultularla mesaj olarak ilettiği “yemeekkkkk” çağrısına yanıt vermekti ve günlerdir kendilerini üzmüş olduğumuzdan ötürü Centrum isimli restoranda kendilerine ziyafet çektirmek üzere yola koyulduk. Herhangi bir mönü sisteminin olmadığı bu restoranda yemek istediğimiz ızgara ürünlerini “cevapi, pljeskavica, peynirli ve acılı pljeskavica, et ve tavuk biftek, sucuk, ciğer özetlemek gerekirse lokantada satışa sunulan tüm ızgara çeşitlerinden söyleyip gözümüzü ve midemizi doyurmak istiyorduk. Birkaç çeşit salatamız, içecek ve yoğurdumuzla beraber yediğimiz enfes karışık kebap tabağına ise hafta ödemiş olduğumuz hesap Türkiye’ye kıyasla oldukça cüzi bir miktardı. Her gelişimizde farklı miktarlarda farklı siparişler vermiş olsak da 2 kişi çok rahatlıkla doyabileceğiniz 300-400 gramlık ayrı iki ızgara tabağı içeceklerle beraber 5 Euro’yu geçmiyordu.
Genellikle bir miktar para üstü kaldığından ötürü Türkiye’de ödemiş olduğumuz hesaplara nazaran para üstü almaya yüzüm elvermiyordu. Ayrıca mekânın içi, dizaynı, çalışan personel, yemeklerin kalitesi ve lezzeti oldukça iyiydi. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama f/p oranı açısından sadece Kosova’da değil Avrupa’da rakipsiz olabileceğini düşünmekteyim. Yemeklerden sonra Mitrovica’daki düzenli ziyaret ettiğimiz bir diğer mekân bir pastaneydi. Resimde sizlerinde gördüğü üzere Türkiye’den ismen aşina olduğumuz birçok tatlının yanı sıra kendilerine özgü bazı tatlıları da tatma fırsatımız oldu. Tatlıyı çok sevmeyen bir bünyeye sahip olmamdan ötürü yol arkadaşım Neşe kadar farklı tatlar tadamamış olsam da Shampite ve tulumbadan tadabilme imkanım oldu.
Centrum ve bu pastane artık hafta boyunca günlük devamlı olarak uğramış olduğumuz iki yer olmuştu ve ilerleyen günlerde bu mekânlara bizim haricimizde (Hollandalı, Sloven, Rus ve Sırp) 4 kız arkadaşla gittiğimizde bazı ilginç olaylar da yaşamıştık. Yemek sonrası yine pastane maceramızda ismini hatırlayamadığım Kosovalı Arnavut pastaneci arkadaş diğer kızların nereli olduğunu merak edip sormuştu. Sırayla giderken sıra K.Mitrovica’lı Sırp Aleksandra’ya geldiğinde Neşe’de ben de ne diyeceğimizi şaşırmıştık. Kendisi K.Mitrovica’lıydı ve oralı olduğunu söylesek pastanecinin ve içerideki müşterilerin nasıl bir tepki vereceğini kestiremediğimizden Neşe’nin Belgradlı(doğrusu Beograd) demesiyle birlikte ufak bir yüz ekşimesi haricinde başka bir tepki almamıştık. K.Mitrovica’da haftanın geriye kalan günlerini tamamlayıp sertifika töreninin ertesi günü bendeniz rotasını Makedonya’nın başkenti Skopje’ye doğru çevirmek üzere K.Mitrovica’dan ayrıldı. Oldukça güzel 13 gün geçirdiğim o şehirde gerek arkadaşlıklar gerekse şahsıma gösterilen ilgi ve alakadan ötürü buradan herkese teşekkür ediyor, sizi bu özel mevzularımla bu kadar sıktığım için özür diliyor bundan sonrası için sizi fotograflarla baş başa bırakıyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder