K.Mitrovica daki eğitim programımızı noktaladıktan sonra dönüş uçak biletimin olacağı Belgrad(Beograd)’a gidebilmek için Kosova’dan çıkış yapıp Sırbistan’a giriş yapmak zorundaydım(Sırbistan Kosova’yı tanımadığından ötürü böyle bir durum mevcuttu) ve daha önceden de planlamış olduğum Üsküp(Skopje) rotasına doğru Makedonya Prilep’li arkadaşım Zoran’la K.Mitrovica’daki otelimizden ayrılıp öncelikle otobüslerin geçtiği bir noktaya taksi ile gidip oradan Novi Pazar’dan gelecek olan Üsküp(Skopje)otobüsünü beklemeye koyulduk. Havanın oldukça soğuk olmasından ve otobüsün bize söylenilen saatten 30 dakika kadar geç gelmesinden ötürü bir hayli üşümemize rağmen 2 saat 30 dakikalık güzel bir yolculuktan sonra Üsküp(Skopje) otogarına varmıştık. Sınır kontrolünde pasaport polisi tek bir kelime dahi sormadan sorunsuzca pasaportuma giriş mührünü vurarak beni oldukça şaşırtmıştı.
Skopje otogarına geldikten sonra Zoran’la vedalaşıp kalmayı düşündüğüm hostele doğru yola koyulmuştum. Elimde hostelin adresi olmasına ve hostelin bulunduğum noktaya yakın olmasına rağmen bir taksi tutarak kalacağım “Hostel Hostel Skopje” ye gitmiştim. Taksici 100 Makedon Dinarı yaklaşık 1.6 Euro’ya beni gideceğim yere götürmüştü. Gecelik 10 Euro verdiğim 6 kişilik odamda birkaç saat dinlendikten sonra şehri gezmeye çıkmıştım.
Hostel Hostel Skopje'nin kadrolu temizlik elemanı:)
Şehir haritasındaki rotaya 1 defa baktıktan sonra ilerleyen dönemlerde haritayı hiçbir şekilde kullanmayarak kalabalığın olduğu noktaya doğru kendimi atarak şehrin hareketli olabileceğini düşündüğüm noktalarına doğru gitmiştim. Üzerimde sadece Euro bulunduğundan dolayı ilk olarak paramı bozdurmak istedim. İçinde Rammstore(Migros’un yurtdışındaki adı)Ziraat Bankası şubesi ve birçok Türk mağazasının bulunduğu Üsküp(Skopje)’nin en büyük avm sinde bir miktar para bozdurarak(bu esnada üzerimde bulunan bir miktar Türk Lirasını da bozdurmak istememe rağmen Ziraat Bankası çalışanı Türk Lirası kabul etmediklerini söyleyince bir hayli şaşırmıştım).
Karnımın açlığının da etkisiyle kendimi AVM nin en üst katında yer alan fast-food dükkanlarına atıp özlediğim lezzet döner-ayran ikilisinden sipariş verdim. Yemek işleminin ardından AVM’nin alt katında yer alan Rammstore dan Makedonya’ya özgü ürün keşfine koyuldum.Staj dönemim boyunca TİKA’da beraber çalışma imkanı bulduğum çok sevgili ve saygıdeğer Filiz Hanım’ın masasında devamlı olarak bulunan Koro Caj’ı Rammstore da görünce hemen birkaç paket aldım. Ardından Lutenica ve Ajvar’ların bulunduğu sos-salça reyonunda kısa bir keşif yapıp dönüşte almam gereken ürünleri belirledikten sonra yeni rota olarak Vardar nehrinin üzerindeki Taş köprü (Fatih Sultan Mehmet Köprüsü)boyunca ilerleyip şehrin en hareketli noktası olan ve ağırlıklı olarak şehrin Müslüman ve Türk nüfusunun yaşadığı Eski Şehir(Old Town) kısmına doğru yola koyuldum.
Eski Şehir kısmına giriş yapmamla beraber kendimi yaklaşık 20 günlük bir aradan sonra evimde gibi hissetmeye başlamıştım. Dışarıda duyduğum Türkçe konuşmalar ve pazarlıklar sokakların hareketliliği vs. birçok nokta size Anadolu’da herhangi bir yerde bulunduğunuz hissine kapılmanıza sebep oluyor. Tahmin ettiğimden çok daha büyük olan şehrin eski şehir kısmında dikkatimi birkaç şey çekiyor. Lokantaların cevapi yapılan ızgaralarının üzerinde üst üste toprak güveç kaplarında bir şeyler duruyor ve bu durumu öğrenebilmek için kendimi bir lokantaya atıyorum. Old town’daki geleneksel lokantalarda Mercimek çorbası, Cevapi ve güveçte kuru fasülye haricinde 4. Bir yemeği bulmanıza imkan yok. Fiyat olarak güveçte kuru fasülye artı 5’lik cevapi tabağına 120 MKD (4 TL) ödedikten sonra eski şehir turuna kaldığım yerden devam ediyorum.
Alttaki resimlerde sırasıyla carsija’nın taş köprü girişinde bulunan Hasan Paşa Hamamı, Mustafa Paşa Cami ve carsija’dan çeşitli fotoğrafları görebilirsiniz.
Üsküp(Skopje)’de normalde 1 gece kalmayı planlamış olmama rağmen şehre fazlasıyla ısınmamdan ötürü bu şehre 2 ekstra gün daha tanıyıp iyice benimsemek istemiştim. Bir önceki durağım olan Kosova’da iken arkadaşlarımdan bana geçen grip mikrobu Kosova’daki son günlerimde ve Makedonya da iken en üst safhalarına ulaştığından ötürü ve kalmış olduğum hostelin oldukça sıcak ve rahat bir ortama sahip olmasından ötürü burada biraz daha dinlenip Beograd’a daha sağlıklı bir şekilde dönmeyi düşünmüştüm. Sağlık durumları daha olumlu olsa Makedonya’da Ohrid ve Bitola turu yapıp daha sonra Beograd’a dönme planlarımın olmasına karşın Alanyalı Kevki’nin yazmış olduğu şiirde dediği gibi “olmadı, olamadı, olamayordu:)”(http://www.youtube.com/watch?v=A74XlAhdh3w)
senin uskupde ananimi sikiyolar
YanıtlaSil