20 Eylül 2012 Perşembe

Ohrid yolu düz gider:

Uyku ihtiyacını karşılayan bünyemin yeni güne dinç bir şekilde hazır olmasının verdiği mutlulukla eşyalarımı toplayıp bu sefer düzgün bir rota izleyerek kısa sürede Avtobuska Stanica(Skopje otogarı) ya ulaştım. En yakın otobüs olan saat 10:00 otobüsüne bilet aldıktan(tek yön 490 gidiş dönüş 750 MKD) sonra otobüsümün hareket saatini beklemek üzere hareket noktasındaki ilgili peronun önüne geldim.
20 dakika kadar bir bekleyişin ardından Ohrid Express firmasının otobüsü ile yola koyulduk.
Koltuğuma yerleştikten birkaç dakika sonra karşı hizamda oturan 2 gencin kendi aralarında Türkçe konuştuklarını duyunca hemen onlarla iletişime geçtim. Prizren’den geldiklerini öğrendiğim Leutrim(Arnavut) ve Enis(Türk) ile hemen samimi bir sohbet ortamı kurmuştuk. Her ikisi de aynı zamanda Trakya Üniversitesi’nde öğrenciydiler. Ohrid’e birkaç günlüğüne tatil için gelmişlerdi. Kendileri şehir merkezine birkaç km kala otobüsten inmişlerdi. Yaklaşık 3 saat 15 dakika süren yolculuğumuz sonunda inmem gereken Pazar durağını kaçırmam nedeniyle otogarda inip kalacağım yer olan Sunny Lake Hostel’e taksi ile gitme durumunda kalmıştım. Otogardan hostele 120 MKD(yaklaşık 4.8 TL) ye taksi ile gelmiştim. Arnavut kaldırımlı şehrin eski kısmında yer alan hostelimin manzarası gerçekten oldukça etkileyiciydi.
Skopje’nin aksine buraya gecelik 10 Euro ödeyecektim. Ama Ohrid Skopje ile kıyaslanamayacak derecede güzel bir şehirdi bana göre… Eğer bütçeniz daha kısıtlıysa SOBE(kiralık oda) yazılı gördüğünüz herhangi bir evin sahibi ile konuşup gecelik 5-7 euro arasına tek kişilik odalarda da kalabilirsiniz. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra karnımın aç olması sebebiyle Çınar bölgesindeki Türk mahallesine doğru yola koyulup karnımı doyurabileceğim yer arayışına koyuldum. Eğer bir lokantada o muhitten birçok yerel insan bulunuyorsa öncelikle tercihim genelde o tarz yerler oluyordu. Yine bildiğimden vazgeçmedim ve tercihimin ne kadar isabetli olduğunu yemeğimin ilk lokması ağzıma atmamla beraber anladım. Sarajevo’daki Zeljo’dan sonra bölgede yediğim en iyi Cevapi’yi burada yemiştim. İsmini hatırlayamadığım dükkan Halveti Dergahı ve Türbesi’nin 50 metre ileri çarprazında kalmakta…
Yeme-içme faslının ardından sıra şehiri keşfetmeye gelmişti. Kafamda görmek için belirlediğim noktalar vardı ama Ohrid’i transit bir nokta gibi uzun süre kullanacağımdan ötürü hiçbirşey için acele etmiyor, içinde bulunduğum ortamın ve çevrenin tadını yavaş yavaş almak istiyordum. St. John Kaneo kilisesi, şehrin kalesi, St Bogorodica Perivlepta veya Kiril Alfabesinin ortaya çıktığı ilk yer Pantejlemon, Türk mahallesindeki Ata yadigarı yapıtlar, Halveti Dergahı ve Türbesi(aynı zamanda şehirdeki en önemli Cami ) için kafamda herhangi bir sıralama yapmamıştım.
Yılda birkaç gün de olsa sistemdışı(doğaçlama) yaşamak bana huzur veriyordu. Huzur katsayımı en üst seviyede tutmak için ilk gün Ohrid’de kıyı şeridinde uçtan uca yürüyüşü tercih ettim. Kıyı şeridinde Robevci&Uranija evlerinin dışında spesifik olarak addetebileceğim bir yer olmadığından sizi fotoğraflarla baş başa bırakıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder