Otogara varmamla beraber daha önce www.hostelworld.com adresinden bakıp kalmak için karar verdiğim Happy Hostel’i aramaya doğru yola koyuldum. Saatlerdir yollarda olduğumdan henüz hostelimi bulamamış olmama rağmen yemek yiyebileceğim ilk restorana kendimi attım ve tavuk döner siparişi verdim. O çantalarla her ne kadar dükkanın büyük bir hacmini işgal etmiş olsam da karnımı doyurmanın vermiş olduğu mutlulukla hosteli arama-tarama çalışmalarına kaldığım yerden devam ettim. Yolda ilerlerken Nato’nun 1999’da yapmış olduğu operasyon sonrasında bombalanmış olan bir binanın aradan geçen 12 yıllık bir süreye rağmen olduğu gibi bırakıldığını gördüm.
Tarihi boyunca 26 defa savaş geçirmiş olmasına rağmen(daha 10 yıl öncesinde Nato müdahalesi ile şehrin birçok noktası bombalanmıştı)dimdik ayaktayım mesajı veren Beograd beni birçok alanda şaşırtmıştı. Orta yaşlardaki İnsanlarla muhabbetimde Türkiye’den geldiğimi söyleyince bana Selamun Aleyküm demeleri beni ayrıca şaşırtmıştı (Kıbrıs’ta zaman zaman Selamun Aleyküm sözcüğünü kullanıp çoğu zaman size de selam yanıtını aldığımdan Sırp’lardan bu tür sözcükleri duymak hoşuma gitmişti. Ayrıca üniversite programına katılan diğer Sırp arkadaşlarla geçen muhabbetlerimizde “inşallah ve maşallah” sözcüklerinin de Sırpça’da sıklıkla kullanıldığına şahit oldum) Kalemegdan’ın Belgrad Ormanı giriş noktasında kurulan tezgahlarda Sırbistan hatırası birçok hediyelik eşya satan kişilere rastlayıp aileme ve arkadaşlarıma hediyelik birkaç şey aldıktan sonra birkaç Tuna nehri manzarası çekebilmek için Kale’nin en üst noktasına çıktım. Gün batımının olduğu saatlerde ve havanın kısmen biraz kirli olduğu bir saatte orada bulunmamdan ötürü pek istediğim fotoğrafları yakalayamamış olsam da yine de birkaç güzel kare yakalayabildim.